Hallstatt-Graz


HALLSTATT-GRAZ



Yağmurlu bir güne uyanıyoruz ve yola çıkıyoruz.

Önce Hallstatt'a (yaklaşık bir buçuk saat)sonra, Graz'a (iki buçuk saat) gideceğiz.Yol üzeri Spar'da kahvaltı ediyoruz.(Spar ne diyorsanız Viyana yazımı okuyunuz😘)Güzel manzaralar ve yağmur eşliğinde Hallstatt'a varıyoruz.
                                        
 Hallstatt'da park etmek için yer arıyoruz. Merkezindeki park yerinde iki seçenek var; 10 dakikalık park ve 30 dakikalık park.Elbette daha uzun saatli park yerleri de mevcut.Ama en hareketli yerinde süreklilik olsun diye böyle bir uygulama yapmışlar.Bizim de zamanımız az ve yağmur var. Şansımıza 30 dakikalık park'ta yer buluyoruz.




Islanarak gölün kenarında yürüyoruz.Fakat dedim ya zaman kısıtlı😔.Bu yüzden merkezine ulaşamadan geri dönüyoruz.Merkezinde kilise,mezarlık ve güzel oteller bulunuyor.Ayrıca tekne turları da var.Biz çıkamadık ama (Skywalk Hallstatt)'a çıkarak Hallstatt'ı tepeden görebilirsiniz.Keşke daha çok zamanımız olsaydı da daha iyi gezebilseydik.Belki başka zaman.
Biraz daha fotoğraf çektikten sonra Graz'a doğru yola çıkıyoruz.

Bu yolda paralı bir tünel geçişi var.( 9€.)
Tünelin uzunluğu 8 km.


Graz'daki otelimize  varıyoruz,odamız çatı katında.
(Hotel Mariahilf)                                     
Konumu çok iyiydi.Kahvaltısını da beğendik.




 Ben buradaki meridiveni merak ediyordum(Double Spiral Staircase), bu yüzden ilk oraya gidiyoruz.

Bu merdiven çok orjinal. Geç gotik dönemde yapılmış ve türünün tek olmasa da en ünlü örneğiymiş.Kimse benim kadar etkilenmedi sanki merdivenden😆

Daha sonra ünlü caddesi Herrengasse'de yürüyoruz. Bu caddedeki 16 numaralı avluyu  Dünya Benim Evim'in blog sayfasında görmüştüm😀.
Teşekkürler..



Hauptplatz meydanına geliyoruz.(Nasıl olduysa fotoğrafını çekmemişiz😱,mavi yazıya tıklayarak Googlemaps'ten bakabilirsiniz.)
Ardından Schlossberg Hill'e çıkıyoruz.



Asansörle(1.60 €) çıkıp,
merdivenlerden yürüyerek iniyoruz.


Yukarıdan şehrin manzarası çok güzel.
Yürüyerek tırmandıkça yeni yerler görüyoruz.



Burada oldukça derin bir kuyu vardı.Türken Brunnen.
Öğrendim ki bu kuyu 1554-1558 yılları arasında kuşatma sırasında kaleye su sağlayabilmek için Türk esirleri tarafından kazılmış. Derinliği 94 metre.


Bir de flütle klasik müzik çalan sanatçı vardı.


Yine odaya uğrayıp dinleniyoruz ve karnımızı doyurmak için 
otelimize çok yakın olan The Pub’a geçiyoruz,
meksika fasulyeli pizzalarımızı yedikten sonra da,


Opera binasını görmeye gidiyoruz.
Graz Operası'nı gezmek biraz zormuş. Sadece Pazar günleri sabah saat 09:00'da ve ayın ilk Cumartesi günü saat 17:00'de gezilebiliyor. Turlar 45 dakika ve 6 €.


Biraz gece fotoğrafı çekiyoruz.

Herrengasse,Hauptplatz(ucundan😁)


Schlossberg'in merdivenleri..
Island İn The Mur...
(Bu ada ile tekne arası yapıyı ABD'li
Vito Acconci 2003'te yapmış.İçerisinde kafe var.)


Mariahilf kilisesi...

Graz'da bitti.. Sırada en sevdiklerimizden Ljubljana(Lubliyana) var.



Yorumlar