Zagreb

ZAGREB


1.Gün

   Zagreb'e eve giriş saatinden bir saat erken geldiğimiz için Spar Market'e gidip biraz mutfak alışverişi yapıyoruz. Bu markette insan kendini kaybediyor gerçekten:). Çok çeşit var ve kocaman vegan reyonu da bulunuyor.
Eve giriş zamanı geldiğinde ev sahibimiz bizi pencerede karşılıyor, çok tatlı bir bey. Ama bizim bu evi seçerken gözümüzden kaçan bir ayrıntı biraz canımızı sıkıyor. Evin iki odası olmasına rağmen bir odadan geçmeden diğerine girilmiyor. Yani aslında bu ev iki aileye değil, çocuklu bir aileye uygun bizce, başımızın çaresine bakacağız artık. Bunun dışında ev düzenli ve sevimli. Her türlü ihtiyaç mevcut. Evden merkeze tramvay ile ulaşacağız. Yemeklerimizi yiyip çıkıyoruz.
              Tramvaydan Ban Jelacic Meydanı'nda iniyoruz. Tek yön bilet(4 Kuna).Sonra Zagreb Katedrali'ni görüyoruz. 


Zagreb Katedrali

St. Mark's Kilisesi'nin olduğu tepeye çıkıyoruz. Merdivenleri tercih edenlerin pişman olduğunu okuduğumuz için kısa da olsa füniküler yolculuğunu seçtik.Çıkış(5 Kuna). 
Burada St. Mark's Kilisesi'nin yanısıra birkaç önemli yer daha var. Atelijer Meštrović ,  Croatian Museum of Naïve Art , Museum of Broken Relationships . 


St. Mark's Kilisesi
Kısa bir yürüyüşün ardından Gric Tüneli'ne geliyoruz. 350 metre uzunluğundaki bu tünel, İkinci Dünya Savaşı'nda hava bombardımanlarından korunmak amacıyla yapılmış. Tünel batıda Mesnicna Caddesi'ne, doğuda Stjepan Caddesi'ne açılıyor. Ayrıca merkez holden güneye uzanan dört geçiş yoluna sahip. İlk olarak 1943'te inşa edilen tünel 2016'da turistik ziyarete açılmış.



On dakikalık bir yürüyüşün ardından Opera binası karşımıza çıkıyor. 1894 yılında İmparator Franz Joseph tarafından açılışı yapılan bu binada , tiyatro, bale ve opera eserleri sahnelenmekte. Binanın mimarisini çok beğeniyoruz ve burada bolca fotoğraf çekiliyoruz.


Crotian National Theatre (HNK)


 Parklardan birinde hareketlilik görüp yakından bakıyoruz. Park Zrinjevac'ta yemek standları ve zumba gösterisine denk gelmişiz. Karnımızı doyurup üzerine zumbamızı da yaptıktan sonra, hemen arkamızdaki Art Pavilion'u görüyoruz. Biraz fotoğraf çekip dinlenmek üzere evimize dönüyoruz.


Park Zrinjevac
Art Pavilion


2.Gün

        Yine tramvaya binip Botanik Bahçesi'ne gidiyoruz. Çok çeşitli ve orijinal bitkiler var, buraya uğramanızı kesinlikle tavsiye ederim. Parkın içerisinde koşmak, köpek gezdirmek ve bisiklete binmek yasak. 


Botanik Bahçesi


    Daha önce parka yakın bir bale mağazası bulmuştuk, birde burada şansımızı deneyelim diyoruz ama sonuç yine aynı. Onlara uygun gelen fiyatlar bize çok pahalı geliyor. Bale ayakkabılarımız(Point) için, kurdele ve lastik alıp yolumuza devam ediyoruz. Yirmi dakikalık bir yürüyüşle Dolac Market'e geliyoruz. Burası çok geniş bir pazar yeri. Hırvatistan'ın en büyük açık hava pazarı olarak geçiyor.Klasik pazar tezgahlarının yanı sıra çiçekçiler, el işleri ve lavanta ürünleri satan yerler de var. Resmi tatiller dışında hergün 06.30'dan-15.00' a kadar(pazar günü 14.00) açık olan pazarı keyifle ziyaret edebilirsiniz.


Dolac Market

          Karnımızı doyurup biraz dinlenmek için eve dönüyoruz ki, çılgın bir yağmur başlıyor. Biraz dinlenip yağmurun azalmasını bekliyoruz, neyseki biz evden çıkarken güneş yine yüzünü gösteriyor.
         Yürüdükçe dün gittiğimiz parka çıkıyor yine yolumuz. Gösteriler bu akşam da devam ediyor. Şansımıza roman havası çalıp dans ediyorlar, biz de oturduğumuz yerden eşlik ediyoruz. 

Park Zrinjevac



Roman havası

Hava kararırken St. Mark's Katedrali'nin olduğu yere çıkmaya karar veriyoruz ama bu sefer uzun yoldan ve çok güzel bir sokaktan geçerek gidiyoruz(Ul. Ivana Tkalcica). Araç trafiğine kapalı olan bu caddede kafeler, restoranlar ve barlar var. Özellikle gece hareketli oluyor. Biraz yürüdükten sonra Taban Bar Hostel'e gelmeden sola doğru dönüyoruz ve merdivenlerden yukarı çıkıyoruz. Böylece St. Mark's Kilisesi ve tepeden de Zagreb Katedrali'ni gece ışıklandırılmış halleriyle görmüş oluyoruz.
Ul. Ivana Tkalcica


Yine yoga😊

Zagreb Katedrali

         Fünikülerin olduğu yere geliyoruz. Meğer asıl eğlence buradaymış. Bir sahil kasabasına gelmiş gibi hissediyoruz kendimizi. Hem dekorasyon ve ışıklandırma, hem de insanlar bu huzurlu hissi yaratıyor. Dün akşam burayı bulamadığımız için biraz üzülüyoruz ama olsun en azından görmeden gitmemiş olduk. Bu yüzden size tavsiyem akşam buraya mutlaka gelmeniz. Linkini de buraya bırakıyorum.Cafe de Matos . Bloğumda gördüğünüz koyu renkli yazıların üzerine tıklayarak, orası ile ilgili yer veya web sayfası bilgilerine ulaşabileceğinizi de hatırlatayım:). Matos'un yanındaki yokuştan inerek Ban Jelacic Meydanı'na geliyoruz. Hava karardı, yarın bizi yol bekliyor, o yüzden tramvaya binip evimize dönüyoruz.


Cafe de Matos



    

Yorumlar